Hollanda'da yaşanan olayın hikayesi ve ötenazi tarihi.

Hollanda'da yaşanan olayın hikayesi ve ötenazi tarihi.

NEREDEN NEREYE, 03 Temmuz 2024 Çarşamba, 13:40
Nerden Nereye? İşte bir çift ötenazi ile birlikte ölme kararı veriyor.50 yıldır evli olan çiftin ilginç hikayesi.

Hollanda'da yaşayan Jan ve Els yaklaşık 50 yıldır evliydi. Haziran ayında çift, iki doktorun verdiği ölümcül ilaçlarla yaşamlarına birlikte son verdi. Hollanda'da ikili ötanazi olarak da adlandırılan bu yöntem nadir görülse de yasal bir işlem. Her yıl daha da fazla Hollandalı çift bu şekilde beraber ölmeyi tercih ediyor.

Gönüllü olarak son nefeslerini beraber vermeye karar veren Jan ve Els, işlemin üç gün öncesinde Hollanda'nın kuzeyindeki Friesland'de kampçı minibüslerini güneşli bir marinaya park ettiler.

Evliliklerinin büyük bir bölümünü bir karavan ya da teknede, hareket halinde geçirmişlerdi zaten.

70 yaşındaki Jan, karavanın şoför koltuğunda, hiç dinmeyen sırt ağrısını rahatlatabilen tek pozisyonda, tek bacağını kalçasının altına kıvırmış bir şekilde oturuyordu.

71 yaşındaki karısı Els, demans hastasıydı ve artık cümle kurmakta zorlanıyordu.

Ayakta durmakta zorlanmadığını göstermek isteyen Els vücuduna işaret ederek "Bak burası iyi" derken, sonra da başına işaret edip "Burası korkunç" dedi.

Çift anaokulunda tanıştıktan sonra ömürleri boyunca birbirlerinin yaşamına ortaklık etti.

Ağır ağrı kesiciler işe yaramamaya başladı

Çift bir süre denizden yük ticareti yapsa da, işi nedeniyle on yıllardır ağır yük kaldıran Jan, ciddi bel ağrıları yaşamaya başladı.

Bir süre sonra karaya taşınıp karavanda yaşamaya başladılar.

Jan 2003'te belinden ameliyat olsa da iyileşemedi. Aldığı ağır ağrı kesiciler işe yaramamaya başladı. Els bu arada öğretmenlik yapmakla meşguldü.

Zaman zaman ötanazi konusunu açtılar. Jan, ailesine bu fiziksel kısıtlamalarla uzun yaşamak istemediğini açıkladı. İşte bu zamanlarda çift, Hollanda'daki "ölme hakkını" savunan kuruluş NVVE'ye katıldı.

Jan, "Çok fazla ilaç alınca zombi gibi yaşıyorsun. Hem ağrılarım, hem Els'in hastalığı varken, buna son vermemiz gerektiğini düşündüm" diyordu.

Peki çok erken ölmüş olacaklarını düşündüler mi?

Els bu soruya "Hayır, öyle düşünmüyorum" diye yanıt verdi. Kocası da, "Ben hayatımı yaşadım. Artık daha fazla ağrı istemiyorum. Yaşamış olduğumuz hayat tarzı için artık yaşlandık. Buna bir son verilmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.

Bir başka mesele daha vardı.

Doktorları, Els'in hâlâ ölmek isteyip istemediği yönünde karar verecek kapasitede olduğunu, ancak demans hastalığının ilerlemesi halinde bunun değişeceğini vurguluyordu.

Bu yaşananlar Jan ve Els'in oğulları için de hiç kolay değildi.

Ötanazi randevusundan bir gün önce, Jan, Els, oğulları ve torunları beraber vakit geçirdiler.

Jan, oğluna karavanın tuhaf özelliklerinden bahsetti ve satılacak hale getirmesi için bazı tavsiyelerde bulundu.

Oğulları ise o günü şu sözlerle anlattı:

"Sahilde annemle yürüyüşe çıktık. Çocuklar oyun oynadılar, şakalar yapıldı. Çok tuhaf bir gündü. O akşam yemeğinde, son kez bir arada yemek yiyişimizi izlerken gözlerim doldu."

Randevu günü bakımevinde sadece Jan ve Els'in oğulları ve gelinleri değil, çiftin en yakın arkadaşları, kardeşleri de toplandı.

Doktorları gelene kadar, iki saat anılarından bahsettiler.

Doktor daha önce başka bir çifti reddetti

Doktorlar, bu gibi çift ötanazilerinde, partnerlerden birinin diğerini etkilemediğinden emin olmalı.

Örneğin şu ana dek iki farklı ikili ötanazide bulunan Dr. Bert Keizer, daha önce bir başka çiftin talebini reddettiğini söyledi.

Dr. Keizer, hastanın eşini ikna ettiğinden şüphelenince kadınla tek başına konuştu; "Kadının geleceği için birçok hayali vardı" diyen Dr. Keizer, kadının ağır hasta olan eşiyle beraber ölmek istemediğini anladı.

Ötanazi süreci durduruldu; adam doğal yollarla öldü, eşi ise halen hayatta.

Ötenazi tartışması

Ötenazi, bilim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmelerin etkisiyle insanların ahlaki, tıbbi ve hukuki yönü bakımından ilgi odağı haline gelen kavramlardan birisidir. İleride göreceğimiz üzere farklı tanımları olmakla birlikte, ölümün kaçınılmaz olduğu ve iyileştirilme olanağı olmayan veya dayanılmaz acılar içinde bulunan kişinin doktor yardımıyla öldürülmesi veya tıbbi yardımın kesilerek ölüme terk edilmesidir. Ötenazi tıbbi, hukuki, sosyal, dini, insani ve kültürel birçok bileşeninin olması nedeniyle Antikçağ'dan beri, çok geniş kitlelerce değişik aman dilimlerinde, değişik sorularla tartışılan bir kavramdır. Günümüzde de insanlar ötenazi ile ilgili olarak şu soruları tartışmaktadırlar: İnsan kendi yaşamına son verebilir mi? Hayatı ya da bedeni üzerinde tasarruf hakkı var mıdır? Çok acı çeksek ve acılarımızı dindiremesek bile hayatta kalmak için mücadele etmeli miyiz?... Günümüzde yirminci yüzyılın yükselen değerlerinden olan özerkliğin, yaşama hakkını sınırlayan bir hak olup olamayacağı sorgulanmaktadır.

Ötenazi (Euthanasia) sözcüğü Grekçe'den gelmektedir. Eu: "İyi, güzel"; Thanatosis: "ölüm" anlamındadır. Yunanca "iyi ölüm" anlamına gelen terim, günümüzde, ağır ve ölümcül bir hastalığa yakalanmış bir kimsenin dayanılmaz, tahammül edilemez bulduğu bir durumdan kaçış ya da kurtuluş yolu olarak "kolay ölüm", "acı çekmeden ölüm" anlamlarıyla sınırlanmıştır.

İlk ötenazi

Romalı tarihçi Suetonius "Euthanasis" sözcüğünü ilk kullanan yazardır. Antik dönemin Atinasında ölmek isteyenler, senatoya geçerli bir neden gösterir ve senatodan izin belgesi alırlar; hâkimler ise özellikle bu iş için baldıran zehiri bulundururlardı. Bu dönemde özellikle asillerin, yaşlı veya hasta bir beden içinde görünmenin alçaltıcı bir durum olduğu düşüncesi, ötenazinin uygulanmasındaki en önemli etken olmuştur. Babil ve Asurlularda ise öleceği veya iyileşemeyeceği düşünülen hastaya, doktorun müdahalesi yasaklanmıştı. Eski Roma'da bir doktorun hastasının acılarına son vermek için onu öldürmek istemesi suçtu ve bu eylem kasten adam öldürme sayılırdı. Eski İsrail'de de durum pek farklı değildi; şifasız hastaların çabuk ölmesi için Frankincense (günlük) verildiği bazı kitaplarda yazmaktadır. Ispartalılar sağlıksız çocuklarını dağ başına bırakırlardı. Eskimolar da yaşlılarını buzullarda ölüme terk ederlerdi. Japonlarda da "harakiri" adı verilen intihar çok eskilerden beri rastlanan bir tür ötenazidir.

Ötenazi kanunları ilk kez ortaya çıktı

18. yüzyılda, Ötenazi ifadesini ilk defa ortaya koyan Bacon'a göre; doktorun görevi, acıları azaltmak ve hastayı sağlığa kavuşturmaktır. Acıları azaltmak vazifesi, yalnız tedavi edip iyileştirmekle değil, bazı hallerde ona rahat ve kolay bir ölüm sağlamak şeklinde de yapılabileceği kabul edilmelidir. Aynı dönemde ötenazinin cezasını hafifleten kanunlar da çıkmıştır.

İlk kez 1947 yılında kabul edildi

2000 Newyorklu doktorun, ötenazinin kanunlaştırılması için bir beyanname imzalayıp, "Newyork'ta şifası kabil olmayan bir hastalığa müptela olan şahıs 21 yaşını bitirmiş olmak ve şuuruna da hakim bulunmak şartıyla mahkemeye müracaat edecektir. Mahkeme, bir heyetin vereceği rapordan sonra ötenazi kararını verebilecektir." şeklindeki maddeyi kabul ettirmeleri ise, ancak 1947 yılında gerçekleşebilecektir. Aynı yüzyılın ikinci yarısından sonra bazı devletler, bazen içtihat yoluyla bazense kanun yapma yoluyla, ötenaziye onay vermeye başlayacaklardır. Bunun ilk örneklerini, 1980'li yıllardan itibaren Hollanda'da hem aktif hem de pasif ötenazi, A.B.D.'de ise sadece pasif ötenaziye izin verilmeye başlanması sayabiliriz. Daha sonraları Hollanda ve Belçika ötenaziyi hukuka uygun hale getiren yasalar çıkarmışlardır 18.Bu yasalar, günümüzde yaşanan çok sayıda ötenazi olayına da zemin oluşturmaktadır.

NEREDEN NEREYE 03 Temmuz 2024 Çarşamba, 13:40

Yorumlar

Öne Çıkanlar

Diğer Haberler

TESETTÜRE GİRİNCE ÇOK KONUŞULMUŞTU!

TESETTÜRE GİRİNCE ÇOK KONUŞULMUŞTU!

GEMLİK KAYMAKAMI KIRKLARELİ VALİSİ OLDU

GEMLİK KAYMAKAMI KIRKLARELİ VALİSİ OLDU

BURSA BARAJLARI ALARM VERİYOR!

BURSA BARAJLARI ALARM VERİYOR!

ARTIK ÜCRETLİ OLACAK!  BELEDİYEDEN YENİ KARAR

ARTIK ÜCRETLİ OLACAK! BELEDİYEDEN YENİ KARAR

YİNE MUSTAFA ESGİN DUYURDU!

YİNE MUSTAFA ESGİN DUYURDU!

MUSTAFAKEMALPAŞA'DA  GÜÇ BİRLİĞİ

MUSTAFAKEMALPAŞA'DA GÜÇ BİRLİĞİ