BURSA BAROSU'NDAN TAM DESTEK

Bursa Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Eralp Atabek, Nilüfer ilçesine bağlı Tahtalı Mahallesi'nde ormanın ortasına kurulacak beton santraline karşı mücadele veren köylülerin yanında olduklarını söyledi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Filetepe Devlet Ormanı'nın ortasında kalan tarım alanına, hazır beton üretim tesisi kurulması için yapılan başvuru hakkında "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir" kararı vermişti.

Karardan memnun olmayan Tahtalı sakinleri ve çevreciler, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı.

Bölge halkının topladığı itiraz dilekçeleri Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü'ne teslim edildi.

Bursa Kent Konseyi Çevre Meclisi, Nilüfer Kent Konseyi Çevre Meclisi, DOĞADER ve Tahtalı Mahalle Komitesi'nin de dahil olduğu basın açıklamasında Bursa Barosu adına konuşmayı Avukat Eralp Atabek yaptı.

Bursa Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Eralp Atabek'in açıklamaları şu şekilde...

'SARI ÖKÜZ' ÖRNEĞİ: KONTROLÜ ELDEN KAÇIRIRSINIZ

30 yılı aşkın komisyon pratiğimizde yeni bir aşamaya daha geçtik. Bu günlerde Çevre Kanunu'nu, Zeytin Kanunu'nu delmek isteyen iktidar sayesinde başka mücadele alanlarına da geçmek zorunda kalıyoruz. Bütün bu ahval ve şerait içinde Tahtalı köyünün durumu da aynı şekilde olumsuzluğa gidiyor. Muhtarımızın da dediği gibi sadece bir beton santrali açmak değildir. İlk önce sarı öküzü alırsınız sonra da kontrolü elden kaçırırsınız.

"MASA BAŞINDA İMZA ATILIYOR"

Hangi alanda ÇED süreci için sadece dilekçe verip, meydanlarda dolanarak iş yaptıysak ve bu işi hukuki sürece götürmediysek kaybettik. Sonuna kadar götürmeliyiz. Sabırlı olarak bu mücadeleyi yapmak zorundayız. Bu mücadelede hazırlık işlemi olarak görebileceğimiz alanın gezilmesi konusunda bu Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün şu katındaki ÇED Daire Başkanlığı yerinden kırpırdamamakta. Masa başında imza atmaktadır. Bir tane maden mühendisi ile Bursa'nın bütün madenlerini gezebilmek imkanı zaten yoktur. Fiilen alanda çalışma yürütülememekte. Sadece gelen evrak üzerinden işlem yapılmakta. Bu sebeple oluşabilecek kümülatif etki üzerinden hiçbir düşünce üretilmemekte.

"ORMAN SÜREKLİ TOZLANIYOR"

Muhtarlarımızın ve DOĞADER başkanlarımızın da dediği gibi alandan zaten çok sayıda kamyon-araç geçiyor. Toz toprak içerisinde... Kısıntılı alan içerisinde kalan orman alanı da sürekli tozlanıyor. Bir yandan yukarıdan rüzgar santralleri, mermer ocakları, mıcır ocakları devam ederken diğer yandan aşağıdan sanayi gelmekte. Bu haliyle zaten yaşanabilirliğini kaybetmiş bir şehirde yaşıyoruz. Görüyorsunuz gürültüsüyle, patırtısıyla sıkıntı çekiyoruz.

"SÜREÇ YARIM YAMALAK YÜRÜTÜLÜYOR"

Aynı kapsamda yine bu ÇED sürecinin yarım yamalak yürütüldüğünü düşünüyoruz. Çevresel etki tam anlamıyla çalışılmadan basit bir raporla, daha az masrafla süreç yürütülerek 'ÇED Gerekli Değildir' kararı verilmiştir. Onlarca yüzlerce dava söz konusudur. Böyle kısıtlı alanda kanunun-yönetmeliğin verdiği 25 hektar altındaki alanlara ilişkin hükümden herkes yararlanmakta. Sarı öküzü aldıktan sonra kapasite büyüttüğünde ortada engel kalmamakta. Otomatik olarak kapasite artışlarında 'ÇED Olumlu.' kararı verilmekte.

"KÖYLÜMÜZ ALANDA KENDİNİ GÖSTERMELİ"

Kaldı ki belki de bunlar iyi günlerimiz... Bundan sonra Çevre Kanunu'nda yapılacak değişiklikle daha zor günler yaşayacağız. Bursa Barosu olarak geçmişten gelen -hukuk yanında olma, insan hakları yanında olma- görevini sürdüreceğiz. Gönüllü olarak köylülerimize hukuki destek vermeye çalışacağız. Köylümüz de sadece dava ile işi bırakmamalı ve alanda kendini göstermeli. Hiçbir zaman tek başına hukuk mücadelesi vermek yetmiyor maalesef bu ülkede. Hukuk mücadelesi verenlerin içeride olduğunu gördük. Onları da özellikle Can Atalay'ı da arkadaşım olarak anıyorum. Nice mücadelerde yer almış arkadaşım mahpus. Buradan da selam yolluyoruz. Burada da mücadelemiz sürecek ve arkasında olacağız.