Futbolun insanlar üzerindeki güçlü tesirini iyi bilen politikacılar tarih boyunca futbolun yalnızca futbol olarak kalmasına asla izin vermemişti. Tarihteki örneklere yakından baktığımızda bunun yalnızca bir spor dalı olmadığını ve basit bir eğlence vasıtasından daha öte bir anlam taşıdığını görüyoruz.
İspanya’daki iç savaşa ve onca soruna karşın halkı nasıl kontrol altında tuttuğunu soranlara “Onları yüz binlik beşiklerde uyutuyorum” demişti. - Francisco Franco
Tarihte, siyasetçilerin futbola olan merakının sebeplerine bir bakalım
Mussolini futbolun gücünü kullanmak için Lazio ve Roma takımlarını ele geçirdi
Birinci Dünya Savaşında İtalya aslında galip ülkeler sathında bulunuyordu; ama pastanın adil bir şekilde paylaşılmaması kibirli İtalyan milliyetçilerinin gururunu bir hayli kırmıştı. Bu hayal kırıklığı; İspanya, Almanya ve Portekiz’de olduğu gibi İtalya’da da sağ kesimin bir hayli güçlenerek iktidara gelmesine sebep oldu.
İkinci Duce olarak tanınan diktatör Mussolini, İtalyan siyasetini kontrolü altına aldıktan sonra spor faaliyetlerine büyük önem verdi.
Fakat ideolojik bir aygıt olarak Mussolini’nin asıl ilgilendiği spor dalı futboldu. İtalyan halkının gönlünü fethetmek için İtalyanların futbola olan ilgisini kendi lehine kullanacaktı. Aslında 1900 yılında kurulmuş bir takım olan Lazio, Mussolini’nin tam aradığı futbol takımıydı. Öncelikle Lazio bir başkent takımıydı ve aranan misyonu taşıyacak birçok özelliği bünyesinde taşıyordu. 1927 yılında Mussolini taraftarları takımın idaresini ele geçirerek Lazio’ya büyük anlamlar yüklemişti; ama işler istenildiği gibi gitmedi. Juventus, Torino, AC Milan, FC İnter gibi takımlar Lazio’nun ciddi bir varlık göstermesine izin vermedi.
El Clásico olarak bilinen Real Madrid – Barcelona rekabeti Franco’nun eseri
General Franco İspanya İç Savaşı’nı kazandıktan sonra 1936 –1975 yılları arasında İspanya’yı yaklaşık 40 yıl yönetmeye muktedir oldu. Ülkede birlik ve beraberliği tesis etmek için ilk müdahale ettiği alanlardan biri de futboldu.
1945 yılında kulübün başkanlık koltuğuna oturan Santigao Bernabeu ise döneminin son faşist diktatörlerinden Franco’nun Real Madrid’i propaganda aracı olarak tercih etmesindeki en büyük etkendi. Bernabeu ile ikili ilişkileri çok iyi olan Franco, çıkarları doğrultusunda Real Madrid’e hem ekonomik olarak yardımlarda bulundu hem de önemli futbolcuların kulübün kadrosuna katılmasını sağladı.
Bunun için kendisine yakın bulduğu başkent takımı Real Madrid’i güçlendirmeye başladı. Franco 1947 yılında Real Madrid için Santiago Bernabéu Yeste ismi verilen devasa bir stadyum inşa ettirerek işe başladı.
Faşizmin bir başka meyvesi: Benfica Futbol kulübü
İkinci Dünya Savaşı sonrası da iktidarını korumayı başaran Salazar, İspanya faşizminde Franco’nun futbolda elde ettiği başarı ve etkiyi büyük bir hayranlıkla gözlemledi. Salazar bu amaçla Portekiz’de de bir futbol rüyası yaratmaya karar verdi. Bunun için seçtiği takım bugün hala Portekiz’in en önemli futbol takımlarından biri olarak kabul edilen Benfica’ydı.
Her ne kadar birbirinden farklı alanlarmış gibi görünse de aslı itibariyle spor ve siyaset örtülü bir biçimde aynı amaçlara farklı yöntemlerle ulaşmaya çalışmaktadır. Yani her ikisi de güce ulaşmak, gücü devam ettirmek ve güç yoluyla kontrol sağlamak gibi unsurlar tarafından güdülenmektedir. Sporcuların sahip olduğu fiziksel popülarite ve sporun sosyal ve ekonomik boyutları her dönem siyasi liderlerin ilgi alanına girmiş ve bu yolla kitleler üzerinde siyasi kazanç sağlama emelleri her zaman var olmuştur.
Siyaset ve spor arasında ki etkileşimde genellikle siyasetin baskın ve belirleyici olduğunu söyleyebiliriz.
Her ne kadar spor müsabakaları zaman zaman siyasetçiler açısından koruyucu bir kalkan özelliği göstermiş olsa da, bu sporun doğasında mutlak bir güç barındırmasından ziyade kısa süreliğine de olsa kitleleri uyuşturan ve gündemi unutturan etkisinden kaynaklanmaktadır.
İspanya’daki iç savaşa ve onca soruna karşın halkı nasıl kontrol altında tuttuğunu soranlara “Onları yüz binlik beşiklerde uyutuyorum” demişti. - Francisco Franco
ANALİZ:
Bursaspor taraftarı hiçbir zaman bu kitleler gibi olmamıştır. Eğer bu işte başka bir strateji varsa, Bursaspor taraftarı bu süreci dikkatlice izler, bekler, bekler, bekler.... ve en ufak kötü niyeti farkederse hesabını sorar. Bursaspor buralara düşene kadar sessiz kalıp ,şimdi Bursasporlu olanlara bir not.
Yorumlar
Öne Çıkanlar
Diğer Haberler