Seçim sonucunu emeklilerin belirlediği, genel bir kanaat.
Kabaca bir hesapla, 16 milyon emekliye verilecek 5 bin liralık seyyanen zammın Hazine’ye olan yükü aylık 80 milyar lira.
Yani eski parayla 80 katrilyon.
12 ile çarpın, eder yıllık 960 milyar lira.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Merkezi bütçe gelirinin yaklaşık yüzde 20’si demek.
Cumhurbaşkanı da zaten emeklilere 10 bin lira seyyanen zam yapmalarının “Türkiye’de çivi çakmasak bile bu kaynağı bulamayız” sözleriyle açıklamıştı.
O halde Cumhurbaşkanı, yerel seçim sonucunu öngörüyor muydu?
Veya Cumhurbaşkanı, ekonomide büyük gedikler açacak bu kaynağı emeklilere harcamak yerine, AK Parti bayrağının dalgalandığı belediyeleri feda mı etti?
Çünkü, 31 Mart akşamı AK Parti’yi tarihinde ilk kez ikinci yapan sonuçların, anketlerde görülmemesi imkansızdı.
Mesela Bursa’da, Aktaş ile Bozbey arasındaki farkın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bursa mitinginden sonra açıldığını duydum.
Nitekim o mitingde, zam beklentisi karşılanmayan emeklilerin son umudu da uçup gitmişti.
O halde Cumhurbaşkanı, belki de ilk kez sıkılaştırılmış para politikasından taviz vermemek uğruna sandığı feda mı etti?
***
Yeniden Refah Partisi ile ittifak yapılmamasının temel nedenini de Cumhurbaşkanı’nın, bazı belediyeleri gözden çıkarması olarak açıklayabilir miyiz?
İddiaya göre bazı aracılar Cumhurbaşkanı’na çıkıp, “İmamoğlu, Yeniden Refah Partisi’ne, İstanbul adaylarını çekmemeleri karşılığında 100 milyon lira bütçe ve tüm seçim harcamalarını karşılama sözünü veriyor” dediği ancak Cumhurbaşkanı’nın bunu önemsemeyip, YRP’ye yol verdiği de konuşuluyor.
***
O halde bir kez daha soralım:
Cumhurbaşkanı, bazı belediyelerin gideceğini biliyor muydu?
***
Ekonominin durumu ortada…
Sıkılaştırma politikasına rağmen, Hazine’de para yok.
Bırakın emeklilere seyyanen zammı, bayram ikramiyeleri bile 5 bin liraya yükseltilemedi.
İşte son yılların en büyük ekonomik krizinin yaşandığı bir dönemde belediyelerin önemli bölümü ve büyükşehirlerin birçoğu CHP’ye geçti.
***
Merkezi hükümetin desteği olmadan, CHP’li belediyelerin yatırım yapabileceklerini ve yeterli hizmetleri verebileceklerini düşünüyorsanız yanlıyorsunuz.
Çünkü, birçok belediye, kısıtlı gelirleriyle ancak belediye personellerinin maaşını ödeyebilecek durumda.
Mesela Bursa Büyükşehir Belediyesi…
Geçen dönemin en büyük ve akılda kalan projesi Tarihi Hanlar Bölgesi’nin gün yüzüne çıkarılmasıydı,
İşte o projenin ilk etabı bile, merkezi hükümetin aktardığı devasa kaynaklarla hayata geçti.
Kentsel dönüşümlerin birçoğu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın destekleriyle yapıldı.
Yarından itibaren Bursa da dahil olmak üzere CHP’li büyükşehirlerin tamamı, kendi yağlarıyla kavrulmak zorunda kalacaklar.
Bu da 5 yıl CHP’li belediyelerde yeterli yatırım ve hizmet olmayacağı anlamına geliyor.
Peki bu durum kimin işine gelecek?
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuvvetle muhtemel parti içinde köklü bir revizyona gidecek.
Kabineden teşkilatlara varıncaya kadar, birçok ismin değişeceğini göreceğiz.
Kuşkusuz Cumhurbaşkanı, 31 Mart sonuçlarına dayanarak, belki de AK Parti tarihinin en büyük revizyonunu gerçekleştirecek.
Belki de uzun zamandır kafasında olan revizyonu gerçekleştirmek için elinde daha güçlü gerekçe olamazdı.
****
Tüm bu gelişmeler bize 31 Mart sonuçlarının Cumhurbaşkanı’na şunları kazandırdığını gösteriyor:
-Sıkı para politikası aynen devam edecek ve önümüzdeki günlerde de bu politikaya sıkı maliye politikası da eklenecek.
-Bakanlıklardan CHP’nin elinde olan yerel yönetimlere büyük kaynaklar aktarılmayacak.
-CHP’li belediyeler yeterli yatırımı ve hizmeti yapamayacağı için, ana muhalefet partisi 2028 seçiminde zor durumda kalacak.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçimleri gerekçe göstererek, partide büyük bir temizliğe girişecek.
***
Şimdi soruyorum, bu seçimin galibi kim, mağlubu kim?
Yorumlar
Öne Çıkanlar
Diğer Haberler